SADETTİN TANTAN |
Bir polis şefinin korkusuzca nasıl savaştığını göreceksiniz...
Türkiye`nin sancılı bir süreçten geçtiği dönemde, 1970-80`li yıllarda, bir polis şefi, suç örgütlerine göz açtırmamakta kararlıydı
Bu isim Sadettin Tantan`dı. Silah kaçakçılarının, mafyanın ve yasa dışı örgütlerin korkulu rüyası haline gelen genç polis müdürü, emekli olduktan sonra, bir süre de Güreş Federasyonu Başkanlığı yaptı. Tantan, spora olduğu kadar, siyasete de tutkuluydu.
Bu tutkusu hiç bitmedi. Yıllar sonra, ismini yeniden duyurdu. Ancak bu kez güreş meydanında değil, siyaset meydanındaydı. Tantan, ANAP`tan Fatih Belediye Başkanı olmuş, yeni hizmetler için start vermişti.
Partisinden biraz da bağımsız bir çizgi izleyen Tantan`ın, tarihi Balat evlerini kurtarma çabası, tüm kesimlerin takdirini kazanmıştı. Ancak tüm bunlara rağmen Fatih, Sadettin Tantan`a dar geliyordu. Bilgi birikimi, yönetme yeteneği, siyasete ve hizmet etmeye olan tutkusu, onun yeni denizlere yelken açmasını da beraberinde getirdi. İşte Tantan`ın Fatih Belediye Başkanlığı`ndan İçişleri Bakanlığı oradan da Yurt Partisi Genel Başkanlığı`na uzanan öyküsü:
İstanbul`a niyet, Ankara`ya kısmet
Türkiye, 17 Nisan 2000 genel seçimlerine hazırlanırken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de kıyasıya bir mücadele sürüyordu. Bu mücadelenin kıran kırana geçtiği bir de Anavatan Partisi`ydi.
Anavatan Partisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday belirlemekte zorlanıyordu. Çünkü, bir yanda milletvekili ve Bakırköy Belediyesi eski Başkanı Ali Talip Özdemir, bir yanda ise eski polis şefi, o dönemin başarılı Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan vardı.
ANAP içinde tarafların kulis faaliyetleri sürerken, partinin Genel Başkanı Mesut Yılmaz`ın tercihinin Ali Talip Özdemir`den yana olduğu hissedilmeye başlandı. Tantan`ın, Yılmaz`la başkan adaylığı için yaptığı görüşmelerden ise olumlu bir sonuç çıkmadı.
Ancak, zaman Tantan`ın lehine ilerledi. Yılmaz`ın sunduğu, Tantan`ın da kabul ettiği plana göre, Ali Talip Özdemir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı`na, Sadettin Tantan ise, İstanbul Milletvekilliği`ne aday olacaktı.
Seçimler öncesi ANAP`ta varılan bu uzlaşma, çalışmaları daha da hızlandırdı. Tantan, kamuoyu önüne 1970`li yıllarda yürüttüğü polislik görevindeki "başarı"larıyla çıktı. Yürütülen kampanya sonucu, genel seçimler sonrası, bavulunu topladı ve Ankara`ya hareket etti. Artık, İstanbul Milletvekiliydi.
Yılmaz " Yücelen ", Ecevit " Tantan " diyor
Sadettin Tantan, uzun yıllardır yaşadığı İstanbul`dan Ankara`ya gelirken, parlamentoda yaşayacaklarını belki tahmin bile etmiyordu. Çünkü, Ankara`da hayli karışık bir siyasi atmosfer vardı. Ne kurulacak hükümet belliydi, ne de nasıl bir politika izleneceği.
Ancak Tantan`ın kafasında herşey netti. Göreve hazırdı. Çünkü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından vazgeçmesi için süren ikna görüşmelerinde, "yeni oluşturulacak hükümette daha büyük görevlere hazır olmalısın" mesajı verilmişti.
İşte bu yüzden, Tantan koalisyon çalışmalarında ön plana çıkmadı ve genel başkanının talimatını bekledi. Türkiye Cumhuriyeti`nin 57. Hükümeti kurulurken, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, DSP-MHP-ANAP hükümetine sunduğu bakanlar listesinde karar kılamıyordu. Bir yandan Tantan`a yapılan telkinlerin sonucunu düşünüyor, bir yandan da tam uyum içinde çalışacağı kadroları tespit etmeye çalışıyordu.
Yılmaz, tüm bakanlıklarda karar kılmıştı. Ancak, İçişleri Bakanlığı`nda kararsızdı. Kafasında, bu bakanlık için uygun olan tek bir isim vardı: Rüştü Kazım Yücelen.
Yücelen, Yılmaz`ın uzun yıllardır birlikte çalıştığı, güvendiği bir isimdi. Ancak, Ankara`daki dengeler, siyasi manevralar Yılmaz`ın bu hesabının bozulmasına sebep oldu. Çünkü, koalisyon ortağı Bülent Ecevit, İçişleri`ne en uygun isim olarak Sadettin Tantan`ı önermişti. Ecevit Tantan`ın polis şefi olduğu dönemleri biliyor, dürüstlüğüne güveniyordu.
Ayrıca, genel seçimler öncesi, olası bir ANAP-DSP ortaklığında, Ecevit`in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kafasında belirlediği kişi de yine Tantan`dı.
Tantan bakanlık koltuğunda
Artık Tantan için bakanlık günleri başlamıştı. Şimdiye dek hep emrinde olduğu polis teşkilatı da Tantan`ın yetki alanı içindeydi. "Başarılı polis şefi" artık hem teşkilatı yönetecek, hem de uzun yıllardır beklediği görevin hakkını vermeye çalışacaktı.
Tantan, çiçeği burnunda bir bakanken, polis teşkilatını yeniden biçimlendirmeye çalıştı. Bazı görevlere, kendisine yakın isimleri atadı. Tantan`ın bu girişimi, "Mehmet Ağar ekibi tasfiye ediliyor" yorumlarına sebep oldu. Yeni bakan, bu konuyla ilgili hiç konuşmadı. Zaten ketumdu. Konuşmayı sevmez, konuştuğunda ise, şifre ve simgelerle mesajlar verirdi.
Sadettin Tantan, polis teşkilatına çok önem veriyordu. Teşkilattaki kirlenmenin farkındaydı. Bu yüzden meclisteki ilk çalışması, güvenlik güçlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için yasa tasarısı sunmak olmuştu. Teşkilat da Tantan`a güveniyor, özellikle genç polisler bu güvenini sık sık ifade ediyordu.
Tantan bir yandan teşkilatla uğraşıyor, bir yandan da suç örgütlerine karşı mücadele başlatmaya hazırlanıyordu. Yakın çevresine, sık sık "Türkiye`nin geleceğini çalıyorlar" dediği çıkar çevrelerine karşı başlayacak olan savaşa hazırlıklı olmalarını söylüyordu. Zaten emniyette yaptığı yeni atamalar da bunun içindi. Tantan, böylesi bir "çıkar grubu"na karşı, güvendiği bir ekiple savaşmak istiyordu.
Kabinede Tantan`ın bulunmasını isteyen, sadece Ecevit değildi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Yılmaz`la yaptığı bir görüşmede, Tantan`ın İçişleri Bakanlığı için en uygun isim olduğunu söylüyordu. Ancak Yılmaz, bu telkinlere rağmen, oluşturduğu listeye, cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez , bir bakanlık için iki isim yazıyordu: Rüştü Kazım Yücelen ve Sadettin Tantan.
Yılmaz, iki isim üzerinde bir türlü karara varamamış, takdiri Demirel`e bırakmıştı. Demirel ise, kabineye onay verdiğinde, tavrını Tantan`dan yana koymuştu
Operasyonlar birbirini izledi
Ankara`nın siyasi kulislerinin dışında kalmaya ve görevini yapmaya çalışan Tantan, başlatacağı operasyonların kusursuz yürümesini istiyordu. Çünkü, en küçük bir şüphe bile inandırıcılığını kaybettirir, işleri zora sokardı. Tantan, bunun bilincindeydi. Bu yüzden, tüm yolsuzluk dosyalarını bizzat inceliyordu.
Tantan, yapılacak operasyonların ayrıntılarını kadrosuyla birlikte ortaya çıkardı ve moda deyimle "düğmeye bastı." İlk operasyon, Gaziantep`in tanınmış işadamlarından Yasin Altınbaş`ın sahibi olduğu Altınbaş Holding`e yönelikti. . Operasyon bir süre gizli tutuldu. İlişkilerin açığa çıkarılması için basından ve kamuoyundan gizlendi. Ancak gazeteciler, operasyonla ilgili ilk bilgilere ulaştı. Tantan buna rağmen ayrıntı vermedi ve bundan sonra gelişecek operasyonların da sinyalini yaktı. Tantan gazetecilere, "Yukarıya bakın" diyordu. Operasyonun ismini ise gazeteciler koydu: Paraşüt.
Hayali ihracat suçlamasıyla gözaltına alınan Yasin Altınbaş ve 38 adamının sorgulanmaları sonucu, devlet bütçesine 500 trilyonluk katkı sağlandı.
Gaziantep`te başlayan operasyon deyim yerindeyse, Türkiye gündeminin üzerine "düştü." Kamuoyu gözlerini bir anda Tantan ve ekibine çevirdi. Geniş kesimlerin desteğini alan İçişleri Bakanı, bu kez Bursa`ya yöneldi. "Hayal" adı verilen operasyonda ise, Karakoç Tekstil`in sahibi ile 23 kişi gözaltına alındı.
Bu da bir "hayali ihracat" operasyonuydu. Operasyonun devlet bütçesine katkısı ise , 100 trilyondu.
Tantan artık, yurdun dört bir yanındaki çürümeye neşter vuruyor, yolsuzlukların üstüne tüm gücüyle gidiyordu. Uzun yıllardır, siyasi-bürokrat-iş adamı çemberinde sıkışıp kalan polis ise, kendine güvenini yeniden kazanıyor ve elindeki dosyaları tek tek işleme koyuyordu.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı`ne bağlı polislerin bu kez durağı Kars`tı. Yapılan operasyona ise, kentin sınırda olması dolayısıyla, polislerce "Serhat" adı konuldu. Kars Köy Hizmetleri`nde ortaya çıkartılan yolsuzluk üzerine 19 kişi gözaltına alındı, 5`I tutuklandı. Kars`tan devlet bütçesine 5 trilyon
kazandırılmıştı. DEVAM EDECEK........
Saygılarımla
Erkan MACİT
5-4-2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder