“Kırmızı Kitap değişikliği Türkiye devletinin dönüştürülme projesi mi?”
YURT Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, gündeme gelen ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİ SİYASET BELGESİ tartışmalarını değerlendirdi. Tantan, “Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin hangi istihbarat verilerine göre hangi çalışmayı yapabileceği tartışmalıdır. Çünkü, hafızası ve arşiv bilgileri paramparçadır” dedi.
Ulusal Güvenlik Siyaset Stratejisi Belgesi’nin içeriğinin yeniden düzenlenmesi ya da basına yansıyan ismiyle “KIRMIZI KİTAP” tartışması gündeme düşmüştür. Türkiye temel alt yapılarını oluşturmadığı yaygın bir bilgi ağı olmadığı için de hangi veri ve bilgilere göre UGSSB belirlenecektir?
Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin hangi istihbarat verilerine göre hangi çalışmayı yapabileceği tartışmalıdır. Çünkü, hafızası ve arşiv bilgileri paramparçadır.
Olması gereken şudur:
Uluslararası Güvenlik Siyaset Stratejisi Belgesi’ne göre, iç ve dış tehditler yeniden tespit edilmeli, bu tehdit algılamalarına göre kurumsal alt yapılar iç ve dış güvenlikten sorumlu hukuki ve kurumsal alt yapıları güçlendirilmeli, aktif, operasyonel, hareket kabiliyeti yüksek konuma getirilmelidir. Ülkeleri ve bizi de tehdit eden enerji savaşlarına, ekonomi savaşlarına, hukuk savaşlarına ve yüksek teknolojiden doğan savaşlara karşı, enformasyon ve bilgi savaşlarına karşı, temel alt yapılar oluşturulmalıdır.
Bunlar yapılırken halkı kim bilinçlendirecektir? Sorulardan biri de budur!
Halka beraber bu mücadeleyi yürütecek (içeride ve dışarıda) kurumların da süratli bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Ulusal Güvenlik Siyaset Stratejisi Belgesi’ni yeniden yazmak için yapılması gerekenleri bu siyasi iktidar yapamaz. Yapamaz, çünkü özellikle 2002’den bu yana Türkiye tutsaktır. Yanı başında Irak’ta, Kafkasya’da, havzasında kimin adına ne yaptığını kimse bilmemektedir.
Ama bilinen bir gerçek vardır!
* İktidara geldiği günden bu yana AKP, alt kimlik üst kimlik tartışmalarıyla Türk milletinin zihinlerini ayrıştırmıştır.
* AKP, bir taraftan süreç içerisinde çıkarttığı yasal düzenlemelerle, hak ve özgürlükler bakımından AB ve ABD’nin dahi üzerinde açılım sağlarken güvenlik ayağının içini de boş bırakmıştır.
* İktidar, yerel ve genel anlamda “Merkezi zayıflatıyoruz” diye yerele güç verirken, devlet disiplinin ortadan kalkmasına seyirci kalmıştır.
* Türkiye’yi bölmek isteyen örgüt, büyük ekonomi siyasi iradi güce ulaşırken adeta devletle ve siyasetle pazarlık noktasına gelmiştir ve siyasi iktidar, içten ve dışarıdan gelen “Örgütle masaya otur” tehdidi altına girmiştir.
* İktidar, dış politikada icazet aldığı ülke adına politika üretirken, Türkiye aleyhine gelişen olaylara, iktidarda kalmak için göz yummaktadır.
* PKK terör örgütünün, saklı iştirakçilerin, medyada kimi yazarların, bazı işadamlarının “İMRALI’YLA GÖRÜŞÜN, “ŞEHİR DEVLETLERİ” söylemleri, şu anda gündeme düşen Ulusal Güvenlik Strateji Siyaset Belgesi’yle ne kadar alakalıdır?
* Acaba iktidar, Türkiye’de yeniden bir devlet modeli mi oluşturmaktadır?
* Amaç, Türkiye’yi kabile, aşiret, cemaat, şehir devletlerine dönüştürmek midir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder