5 Nisan 2014 Cumartesi

TANTAN EFSANESİ 2.BÖLÜM

Tapınak Şövalyeleri

    Kamuoyu şaşkındı. Yurdun dört bir yanından operasyon haberleri geliyor, polis elini nereye atsa, bir yolsuzluk dosyası çıkarıyordu. Tantan ise, tüm bunlara rağmen yine sessizliğini bozmuyor, konuştuğu nadir anlarda ise, şifreli mesajlar veriyordu.

Bunlardan biri de Tapınak Şövalyeleri`ydi. Tantan, operasyonlar sırasında kullandığı bu deyimle, yeni bir tartışma başlattı. Tapınak Şövalyeleri, Avrupa`da Ortaçağ döneminde kurulan saygın isimlerin oluşturduğu çıkar çevresiydi.

Tantan, bu mesajıyla operasyonun "yukarılara" doğru çıkacağının güçlü bir mesajını daha veriyordu. Öyle ki, Tantan yine bir operasyon öncesi, "Yıllarca bu kişilerin önünde düğmelerimizi iliklemiş, saygı göstermişiz" ifadesini kullanıyordu.
İçişleri Bakanı, bu sözleriyle çıtanın daha da yükseleceğinin işaretini veriyordu.

Çıkar çevreleri ise rahatsızdı. Tantan`ın başlattığı operasyonlar, yıllarca soygun düzenini kuran ve yürütenleri rahatsız etmişti.

Ancak Tantan bunlara kulak tıkıyor, polise yeni emirler veriyordu. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı`na bağlı polisler, yine Bursa`da Kartal, İzmir`de ise Balina operasyonlarını gerçekleştirdi. Bu operasyonlarda, 16 trilyonluk sahte vergi iadesinin alındığı tespit edildi.

Operasyon rüzgarı büyüyor, ``Kasırga``ya dönüşüyordu. Batık bankalardan Egebank`a yönelik gerçekleştirilen operasyonda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in yeğeni ve bankanın eski sahibi Murat Demirel gözaltına alınıyordu.

Kamuoyuna "Bu kadar da olmaz" dedirten operasyonda ortaya çıkan maliyet ise korkunçtu: 750 trilyon lira, of-shore hesabı adı altında yurt dışına kaçırılmıştı.
Yine bu operasyon çerçevesinde, Türkiye`nin ünlü reklamcılarından Nail Keçili de Murat Demirel`le aynı kaderi paylaşıyordu.

"Kasırga" dinmiyor, aksine, ikincisi geliyordu. Hedef bu kez, Sümerbank`tı. Yine batık banka olan Sümerbank`ın sahibi Hayyam Garipoğlu ve 35 arkadaşı sorgulandıktan sonra, ortaya maliyet çıkartılıyordu. Yöntem de, kaçırılan para da aynıydı: Off-shore… 750 trilyon.

Türkiye`nin en ünlü isimlerinin kolunda Kaçakçılık Dairesi`nin polislerini gören kamuoyu ise, gelişmeleri merakla izliyor, Tantan`a sempati besliyordu. Bunda, Yurtbank ve Bank Ekspres`e yönelik gerçekleştirilen operasyonların payı da çok büyüktü. Ali Balkaner ve Korkmaz Yiğit`in tutuklandığını gören kamuoyu, geleceğe ve temiz Türkiye`ye olan inancını daha da büyütüyordu

Günler günleri kovalıyor, operasyonların ardı arkası kesilmiyordu. İnter Gıda Şirketi`ne yönelik yapılan ve Türkiye`yi bir kez daha sarsan "Buffalo" ise, yolsuzlukları unutturmuyordu. Halka yıllarca kaçak ve sağlıksız et yediren şebekenin tüm yönleriyle deşifre edilmesi, yolsuzluğun boyutlarının ülkeyi sardığının en açık göstergesiydi. Kaçak etleri yıllarca ülkeye sokan şebeke, 500 trilyonluk yolsuzluk yapmıştı.

Sonun başlangıcı: Beyaz Enerji Operasyonu
Operasyonlar sürdükçe, ülkenin üstündeki "Sis" perdesi de kalkıyordu. 14 kişinin gözaltına alındığı operasyona yine polisler isim vermiş, "Sis"i uygun bulmuştu. Şeker fabrikalarından ihraç kaydıyla aldığı şekerleri, sahte belgelerle ihraç etmiş gibi gösterip iç piyasaya sürdüğü belirlenen sanıklar 10 trilyon kazanmıştı.

Paraşüt, Hayal, Serhat, Kartal… derken bir de "Fırtına" kopmuştu. Bu operasyon ise, Antalya`da M-Oil Bölünmez A.Ş ve Ray Denizcilik Şirketi`ne yönelik yapıldı. Şirketin sahibi Süleyman Bölünmez ve 14 arkadaşının tutuklandığı operasyonda, iki firmanın iç piyasaya sürdüğü akaryakıtı, "ihraç etmiş" gibi gösterdiği anlaşılmıştı. Operasyon, şirketin gemisinin fırtınada batmasının ardından başladığı için, bu isim uygun görülmüştü. 

Türkiye`nin dört bir yanında başlayan ve süren operasyonlara her gün bir yenisi eklenirken, Ankara`da başlayan bir operasyon, Tantan`ın "gidişi"ne kadar uzanacak yeni bir sürecin habercisiydi.

Bu operasyonun adı Beyaz Enerji`ydi. Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı`nın imza attığı operasyon, hükümet içinde fırtına kopardı.
Enerji Bakanlığı`ndaki ihale yolsuzluklarına yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonda, eski bakanlardan Birsel Sönmez`in de aralarında bulunduğu dokuz kişi gözaltına alındı.

Gözaltı işlemini jandarma gerçekleştirmiş, ismini açıklamayan bir komutan ise, "Düğmeye biz bastık. Bu olay PKK ile mücadele kadar önemlidir. Bundan böyle pisliğe rüşvete karışan kim varsa üzerine gitmekte kararlıyız" demişti.

Jandarmanın Ankara`nın göbeğinde operasyon yapması ve bundan hükümette bulunan Mesut Yilmaz`ın haberinin dahi olmaması, sinirleri germişti. Yılmaz`ın çok önem verdiği Mavi Akım da dahil olmak üzere Enerji Bakanlığı`nın yaptığı tüm ihalelerin mercek altına alınmış olması, ANAP`ta huzursuzluk yaratmıştı

Yılmaz`la ipler geriliyor
Gözaltındakilerin sorgusu sürerken, kimliği açıklanmayan bir jandarma komutanının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer`I kast ederek, "Üstünü çizin" dediğinin iddia edilmesi ise, bardağı taşıran son damla oldu.

Artık gözler, askerlere, Yılmaz`a ve Tantan`a çevrilmişti. Ersümer, "Verilemeyecek hesabım yok" derken, Yılmaz ise, yakınındaki milletvekillerine Tantan hakkında suçlayıcı konuşmalar yapıyordu.

Yılmaz, Tantan`ın bu operasyonda pasif kaldığını, kendisine bağlı jandarmadan hesap soramadığını söylüyordu. Böylece, ilk huzursuzluk da açığa çıkmaya başlıyordu.
Jandarma bir yandan TEDAŞ`ta yapıldığı öne sürülen yolsuzluğu araştırırken, bu kez BOTAŞ`a yöneliniliyordu.

Yılmaz`ın bu suçlamalarına cevap vermeyi tercih eden Tantan, operasyonun bilgisi dahilinde geliştiğini iddia ediyordu. Milliyet`ten Fikret Bila`ya konuşan İçişleri Bakanı, "Bu tür soruşturmalarda gizlilik esastır. Ancak belli bir aşamaya gelince bakana, başbakana ve yardımcısına haber verilir" diyordu.
Bu tarz bir siyasete alışık olmayan Yılmaz ise, rahatsızlığını açıkça dile getiriyordu.

"Beyaz Enerji Operasyonu" ülkede yeni bir kriz yaratmıştı. Soruşturmayı yürüten Ankara DGM Savcısı Talat Şalk, IMF ve Dünya Bankası`ndan konuyla ilgili belge istemesi ise, Ecevit`ten tepki görmüştü. Başbakan Ecevit, "Savcı yetkisini aştı. Devletin saygınlığına gölge düşürdü" dedi. Şalk ise bu suçlamaya, "Ben özgürüm" yanıtını verdi.

Türkiye gündemini uzun sure meşgul eden "Beyaz Enerji" ANAP`ta Yılmaz ile Tantan arasındaki iplerin kopmasına sebep olmuştu. Yılmaz, yaptığı basın toplantısında, askerin operasyon yapmasına izin verenleri ve destekleyenleri suçluyor "Askeri yönetim özlemi mi var? " diye soruyordu.

Artık Tantan açıkça hedef tahtasındaydı. Çünkü gözaltına alınan bürokratlar, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer aleyhine de ifade vermiş, Ersümer zor durumda kalmıştı. Ve tüm bunlar ANAP hükümet ortağıyken oluyordu. Yılmaz`ın kabul edemediği nokta da burasıydı.
Tantan`a kızgınlığının sebebi açıktı.

Öte yandan siyasi alanda bu tartışma sürerken, iddialar ise dudak uçuklatıyordu. Yapılan enerji santrali ihalelerinde, devletin 5 milyar dolar zarara uğratıldığı öne sürülüyordu.

Soruşturma derinleştikçe, Cumhur Ersümer üzerinde yoğunlaşılıyordu. Ersümer bunun üzerine istifa ediyor, yargı önüne çıkmak istediğini söylüyordu.

Süreç, iyice karmaşıklaşmıştı. Tantan bir yana, Ersümer,Yılmaz ve ANAP ise bir yana düşmüştü. Ersümer`in koltuğundan olması ve istifa etmek zorunda kalmasının sebebi olarak Tantan gösteriliyordu. Öyle ki; Mesut Yılmaz bir toplantıda Tantan`I kast ederek, "İçimizde hainler var" bile demişti. Tantan`ın yanıtı ise sertti: "Ben halkın hizmetindeyim. Kişi ve kurumların hizmetinde olan idarecileri kınıyorum."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder