İstanbul'un Kayıp Adası Vordonisi
|
İstanbul adaları, tarihte Marmara Adaları, Keşiş (Papaz) Adaları, Cin Adaları, Prens Adaları gibi isimlerle anılıyor. Bizans (Doğu Roma) dönemiyle birlikte kaynaklarda daha fazla adı geçmeye başlıyor.
Yüzyıllar boyunca sürgün yeri olarak kullanılıyor. Adalara “Papadonosia” ya da “Keşiş (Papaz) Adaları” denmesinin nedeni, Patrikhane’nin tehlikeli gördüğü bir keşiş veya papaz ortaya çıktığında, onu adalara sürgüne gönderiyor oluşu. Prens Adaları denmesi de tabii ki sürgüne gönderilen prens ya da prensesler. 8. yüzyıldan itibaren Bizans yönetimi, adalara manastırlar inşa ediyor.
Adalar’a düzenli vapur seferleri 1846 yılında başlıyor. 1867 yılında çıkarılan Vilayet Nizamnamesiyle İstanbul’un ilçesi haline geliyor. Günümüzde Adalar, toplam dokuz adadan oluşuyor. İsimleri şöyle: Büyükada, Prinkipo (Pityoussa); Heybeliada, Halkis (Halki, Khalkitis); Burgazada, Antigone (Antigoni, Panarmos); Kınalıada, Proto (Proti); Kaşıkadası, Pita; Sedefadası, Terevinthos; Tavşanadası, Neandros; Yassıada, Plati (Plate); Sivriada, Oksiya (Oxya)
Ancak Bizans yazmalarında onuncu bir adadan daha söz ediliyor. İsmi Vordonisi. Kayıp Ada ya da Batık Ada ismiyle de anılıyor. Aynı adadan Osmanlılar tarafından 1500’lü yıllarda hazırlanan haritalarda da söz ediliyor. Vordonisi, Bostancı İskelesi’nin 3-5 mil açıklarındaki çakarın altında bulunuyor. Balıkçılar buraya Manastır ya da Dilek Kayalıkları diyor. Kaşıkadası’nın üçte biri büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor.
Photios (Fotios) isimli bir keşiş Vordonisi Adası üzerine 9. yüzyılda çok güzel bir manastır yaptırıyor. Bu keşişin oldukça ilginç bir öyküsü var. Photios kendi halinde bir manastır kesişiyken erkek kardeşi Sergios, Kraliçe Theodora’nın kız kardeşiyle evleniyor. Böylece Photios saraya giriyor ve sarayda kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getiriyor. Ardından Patrik İgnatios görevinden azledilince çok genç yaşta Rum Ortodoks Kilisesi Patriği oluyor. Eski patrik, günümüz Küçükyalı’sındaki Satyros Manastırı’na sürgüne gönderiliyor. Kimi kaynaklar Satyros Manastırı’nın Bryas Sarayı kalıntıları üzerine inşa edildiğini ileri sürüyor. Böylece bu iki din adamı arasında bir rekabet başlıyor. İkisi de iki kere patrik oluyor. Bu dönemlerde biri Vordonisi, diğeri Satyros Manastırı’nı ihya ediyor. Söylencelere göre bu rekabetin ana nedeni “İkonoklazm”. İkona, Helence eikon tasvir demek. Doğu Hıristiyan geleneğinde kutsal kişi ve olayların konu edildiği, duvarlara ya da ahşap levhalar üzerine yapılan tasvirlere ikona deniyor. Katolikler ise azizlerin ve kutsal olayların tasvir edilmesine karşı. Patrik Photios Bulgar Kilisesi’ni kendisine bağlıyor ve Vatikan’ın görüşlerine karşı geliyor. Böylece Hıristiyan dünyası büyük bir bölünme yaşıyor. Ignatios tekrar patrik seçildiğinde ise Photios Vordonisi’ye sürgüne gönderiliyor.
İstanbul’da 1010 yılında büyük bir deprem oluyor. Bu depremde Vordonisi adası ve üzerindeki manastır, keşişleriyle birlikte, sulara gömülüyor. Manastırın üst kısmı su yüzeyine çok yakın bir çakar oluşturuyor. Kimi yerbilimciler ise, buzulların erimesi sonucu Çanakkale Boğazı’ndan gelen suyun Marmara Denizi’nin su seviyesini yükselttiğini ileri sürüyor. O dönemde 120 metre aşağıda bulunan denizin adayı kapladığını söylüyor.
Üzerinde manastır kalıntıları bulunan adanın arkeolojik açıdan aydınlatılarak gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar 2015 yılı Ekim ayında başlatılmıştı. Çalışmalar kapsamında dalış ekibi sular altında kalan adanın görüntülerini ve fotoğraflarını çekmiş, ardından konunun uzmanları tarafından araştırılması ve depremle ilgili bölgede nelerin yaşandığı öğrenmeyi amaçlamıştı.
Vordonisi, aslında iki adadan oluşuyor. İstanbul’un 10’uncu ve 11’inci adaları olan Vordonisi’nin Bizans döneminde manastır olarak kullanıldığı biliniyor. Gizemli adalar, Bizans tarihçisi Semavi Eyice tarafından 1936’da kayıtlara geçti.
1010 yılında meydana gelen büyük İstanbul depreminde sular altında kalan Vordonisi adası, sualtı araştırmacıları ve arkeologlardan oluşan ekiplerle gün yüzüne çıkarılıyor. Yapılacak çalışmayla adanın tüm tarihi ile keşfedilerek, Unesco’ya sunulacak. Daha sonra ise batık adanın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınarak turizme açılması hedefleniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder