13 Mart 2015 Cuma

PSİKOLOJİK HARP SAVAŞLARI


Psikolojik harp, bir devletin veya devletler grubunun, diğer devletler veya devlet grubu üzerinde milli, manevi menfaatlerini gerçekleştirmek için, o ülkede ve yahut başka ülkelerde seçtiği hedef kitlelelerin duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek için, siyasi, askeri, ekonomik sosyolojik, ideolojik ve teknolojik olarak yapılan faaliyetlerin tümüne verilen isim diyebiliriz. Psikolojik harp devlet çapında icra edilir.

İnsanlık tarihinde üç dönem vardır. Kölelik dönemi, işçilik dönemi ve özgürlük dönemidir. Özgürlük döneminde güç mihrakları, denetimi ve kontrolü elinde tutabilmek için; baskı, tehdit, korkutma, şantaj ve çeşitli psikolojik savaş taktikleri kullanmışlardır. Bu doğrultuda, baktığımız zaman insan psikolojisine hakim olma arzusunun tarihin ilk çağlarından itibaren, ilk başta fertlerin, toplumların ve milletlerin kendi fikirlerini diğer milletlere empoze etme çabaları şeklinde zuhur etmiştir. Bu netice ile psikolojik savaş taktikleri bir toplumun diğer bir topluma yöneticiler vasfı ile ve çeşitli birimleri, kurumları aracılığı ile savaşla veya savaşsız ortamlarda, gerek teknolojik olarak gerekse aracılar ile çok defa kullanılmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki Psikolojik harp, nihai zaferin elde edilmesini destekleyecek şekilde düşman,tarafsız dost ve topluluk- ların düşünceleri, hayat görüşleri, hislerine ve faaliyetlerine etki etmek için yapılan propaganda ve ilgili tedbirlerin planlı bir şekilde kullanılmasıdır.
Psikolojik harbin amaçlarını şöyle sıralayabiliriz.
– Düşman siyasi, ekonomik, sosyal ve moral zafiyetine düşürülerek, onun muharebe gücünü azaltmak
– İşgal edilen veya kurtarılan bölgenin, askeri-hükümet- sivil idaresi ile birlikte kontrolünü ele geçirmek
– Düşmanın mağlubiyetine yardımcı olmak amacıyla hedefin, fikir, heyacanı ve eğilim davranışları üzerinde etkiler yaratmaktır.

Psikolojik Harp uygulamaları tarihte verilen örneklerde çok ilginç gelişmelere de vakıf olmuştur. Mesela en etkin tarihte ki örneği Makedonya Kralı Bü-yük İskender (M.Ö 356- M.Ö 323) imparatorluğunu kurarken gücünün sim- gesi olarak psikolojik harp yöntemlerini ve propagandayı çok kullanmıştır. Persleri Makedonyalılar ile birleştirmek istemiş, bu nedenle Pers Kralı’nın büyük kızı ile evlenmiştir. Diğer taraftan 80 Makedonyalı devlet görevlisinin ve Asya’ya kadar uzanan ordusun içindeki yaklaşık 10 bin Makedonyalı askerinin Persli kadınlar ile evlenmelerini sağlayarak önemli bir psikolojik harp yürütmüştür. Bu yolla kendini sınırları Asya’ ya kadar uzanan bir imparatorluğun devamını iki kültürü buluşturarak sağlamıştır. Ve böylece Büyük İskender sembolik bir Psikolojik Harp taktiği uygulamıştır. Diğer bir örnek ise tarihte yine kayda değerdir. Hz Muhammed (S.A.V) peygamberimizin vefatından sonra, ümitsizliğe düşen Müslüman toplumu ve ümmeti halka hitaben Hz. Ebubekir “ Ey insanlar, eğer Hz. Muhammed’e tapıyorsanız bilin ki o ölmüştür. Eğer Allah’a tapıyorsanız, bilin ki O Hayy’ dır, birdir ve Kadir-i Mutlaktır.” söyleminde bulunması çok etkili olmuş ve Müslüman toplumun dağılmasını önlemiş kenetlenme sağlanmıştır. Tarihte bilinen en eski Türk Devleti olan Hunlar da Psikolojik Harp yöntemlerini savaşlarında uygulamışlardır. Hunlar da bütün Türk boyları gibi gözü pek, cengaver, gözü pek savaşçılardı. Hun Türkleri düşmanlarının yüreğine korku salmak için onları ürkütmek için yüzlerini kızgın demirler ile dağlarlardı. Hunlar savaşmadan önce düşmanlarına mesaj yollarlardı. Savaşmazlar ise onların canla- rının ve mallarının korunacağını bildirirlerdi. Böylece düşmanlarına daha savaşmadan canlarını ve mallarını kay- bedeceği duygusunu uyandırarak savaşmadan düşmanına üstünlük mesajını verirdi. Bu çağrılara uymayan düş- manları cezalandırır, başka düşmanlara ,ibret olmasını sağlarlardı. Cengiz Han’da yaptığı savaşlarda psikolojik harbi fazlasıyla uygulamıştır.
Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’na giderken, askerler arasında huzursuzluk çıkması ve askerlerin geri dönmek istemesi üzerine “isteyen karılarının yanına dönebilir, ben tek başıma da olsa gideceğim” diyerek atını ileri doğru sürmüştür. Ve askerlerinin ruh halini etki altına almıştır. Osmanlı Padişahlarından Abdülhamid Han da Psikolojik harp yöntemlerini çok iyi bilen biri- siydi. Özellikle istihbarat alanında yapmış olduğu teşkilatçılık unsuru onun nasıl planlı ve programlı gittiğini çok de- fa başarılarından ortaya çıkarmıştır. Balkan savaşı sonrası kendisi ile yapılan bir görüşmede ittihatçılara hitaben psikolojik savaşı Balkanlar’da nasıl kullandığını şöyle anlatmıştır.
“Ben Balkanlar’da kiliseler arası kavgayı halletmedim. Bunu birleşip bize saldırmasınlar düşüncesi ile yaptım.Sizin bu ihtilafı çözmeniz yanlıştı” demiştir. Anlaşıldığı üzere Psikolojik harp yöntemleri bir çok kez ve ülke menfaatleri için her defasında kullanılmış ve uygulanmıştır. En güzel örneği ise Çanakkale Savaşları sırasında Gazi Mustafa Kemal’in kalbine bir şarapnel parçası isabet ettiği zaman yanındaki askerlerin, “Vuruldunuz komutanım” demesine karşılık O eliyle “sus” işareti yapmış ve muhtemel bir hezimetin önü- ne geçmiştir. ATATÜRK ‘ün bu davranışı da önemli bir psikolojik harp örneğidir.
Bu sebeple içinde bulunduğumuz çağ aynı zamanda Psikolojik Harp Çağı olarak söylesek de hiç fena olmaz, çünkü, bilişim alanında teknolojik olarakda faydalanılan bu mega savaşlar- da, artık top, tüfek,tabanca kullanılmıyor.
kullanılan tek şey algı, ve insan psikolojisinin yenilgiye uğratılmasıdır. Jeopolitik ve stratejik konumumuz düşman- larımızın iştah kaynağıdır. Onlar bizim her türlü yenilgiye uğramamız için elin- de geleni yapıyorlar. Gerek içerden, ge- rek dışardan bölücü ve yıkıcı Psikolojik harp faaliyetlerine maruz bırakılıyoruz. Bu faaliyetleri yürütenlerin amaçları Türkiye’de karışıklık ortamı yaratmak ve böylece Türkiye’yi zayıf düşürerek dünya kamuoyundaki konumumuzu aşağılamak ve itibarsızlaştırmaktır. Bu faaliyetler karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşlarımız, düşmanlarımızın psikolojik harp faaliyetle- rine kanmamalı, onlara taviz vermemeliyiz. Ayrıca bize karşı, uygulanan psikolojik harp karşısında kendimiz de kendi psikolojik harp taktiğimiz ile karşılık vermeliyiz. Bunun için Türkiye’nin imkan ve kabiliyetleri, kapasitesi yeterlidir. Türkiye’nin geleceği kendi elindedir ve milletinin elindedir.
Türkiye’yi bu savaş taktiklerinden ve çıkmazlardan yine Aziz milletimiz çıkaracaktır.

YENİÇAĞRI GAZETESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder